26 Aralık 2012 Çarşamba

Kablo Tavsiyesi


Geçenlerde yine tavsiyesini buradan duyduğum http://teknokurdu.com 'dan ilk kez alışveriş yaptım.
Bir çok fiyat araştırdım ve gerçekten piyasaya göre çok ucuza aldım ürünü.
Kargosu da çok hızlıymış
Herkese tavsiye ediyorum.

 

http://verimadeniseo.blogspot.com/2012/12/hdmi-kablolar.html

 

 

8 Aralık 2012 Cumartesi

Ginseng Lokman Hekim

Ginseng Panax’ın üreticisi Ginseng Lokman Hekim Firmasının üretim tesislerine bir ziyaret gerçekleştiren Bitki Başkansi Hüseyin Abdi Sumar “Tabiat ilahi bir eczane, tabiatta Allah'ın insanlara verdiği şifalı bitkilerin, insanların maruz kaldığı çeşitli sorun ve sıkıntıların giderilmesinde, tedavisinde bunların fenni ve ilmi bir şekilde tüketiciye sunulması önemli” dedi.

Başkan Sumar, 1990 yılında Ercan Yılmaz tarafından temeli atılan ve bugün kendi alanında Türkiye'nin en güvenilir markalarından biri haline gelen Ginseng Panax’ın üreticisi Ginseng Lokman Hekim'e ait üretim tesislerinde incelemelerde bulundu.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'ndan onaylı izin belgeleri ile üretim ve dağıtım yapan Ginseng Panax’ın üreticisi Ginseng Lokman Hekim Firması’nın aynı zamanda 2011 Tüketici Ödülü ve 2011 Avrupa Kalite Ödül Belgesi'ne layık görüldüğü bilgisi de aktarıldı.

Ginseng Panax’ın üreticisi  Ginseng Lokman Hekim Üretim Tesisleri'nde hazırlanarak, satışa sunulan ürünleri yakından inceleme fırsatı bulduğunu dile getiren Başkan Sumar, " Ginseng Panax’ın üreticisi Ginseng Lokman Hekim ürünlerini zaten daha öncede biliyordum. Burada üretim yerlerini de inceleme imkanı buldum. Zaten burası, İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından denetlenen işletmelerimizden biri. Bu vesile ile burada ki çalışmaları ve üretim imkanlarını, Ginseng Lokman Hekim markalı ürün çeşitlerini yakından görme fırsatı buldum. Memnun oldum başarılar diliyorum" dedi.

Başkan Sumar, Ginseng Panax’ın üreticisi Ginseng Lokman Hekim Firmasındaki ziyaretini Yönetim Kurulu Üyelerine teşekkür edip, kendilerine başarı dileğinde bulunarak bitirdi.

http://www.drmustafaeraslanpanax.net/orjinal-panax-sitesi/
http://www.mustafaeraslankibarlipanax.com/panax-resmi-sitesi/

29 Kasım 2012 Perşembe

Maskot'un Hikayesi

Bir varmış, bir yokmuş çok eski bir zamanda küçük bir kasabada Hanry adında ihtiyar bir oyuncakçı yaşarmış. Yaptığı ahşaptan oyuncakları satarak geçimini sağlarmış. İhtiyar oyuncakçının hayatta üzüldüğü tek şey bir çocuğunun olmamasıymış. Bir çocuğunun olması için neler vermezmiş ki. Bir gün yeni bir oyuncak yapmak için ormana gidip kütük aramaya başlamış. Derken tam aradığı gibi bir kütüğü bulmuş. – İşte tam aradığım gibi bir kütük. Bununla çok güzel bir ahşap oyuncak yapacağım, diye sevinerek kütüğü sırtladığı gibi oyuncakçı dükkânına taşımış. Tezgâhın üzerine koymuş. Başlamış yontmaya. Hanry kütüğü yonttukça kütükten “ah ah!” diye sesler geliyormuş. Hanry usta: “Nereden geliyor bu ses,, diye düşünmüş. “Herhalde bana öyle geldi” diye içinden geçirmiş. Derken ahşap oyuncaknın önce kafası sonra da vücudu daha sonra da kolları ile bacakları şekillenmeye başlamış. Hanry usta en sonunda ahşap oyuncağı bitirmiş. Onu sandalyenin üzerine oturtmuş. Ortalığı temizlemeye başlamış. O ortalığı temizlerken, “Merhaba” diye bir ses duymuş.

Sesin nereden geldiğini anlamak için başını çevirmiş. Ortalıkta sandalyenin üzerinde oturmakta olan ahşap oyuncakdan başka kimsecikler yokmuş. Yine yanıldığını düşünerek işine devam etmiş. Az sonra ahşap oyuncak oturduğu sandalyeden hopladığı gibi odanın içinde dans etmeye başlamış. Olanları gören Hanry ustanın şaşkınlıktan ağzı bir karış açılmış. – Aman Allahım! Bu ahşap oyuncak canlı demiş. “Tam da benim istediğim gibi bir çocuk” demiş. Etten kemikten değilmiş ama tıpkı bir çocuk gibi gülüyor, koşuyor, oynuyormuş. ahşap oyuncak çocuğu kucağına alıp; – Sen gerçek bir çocuk gibisin. Senin adın Maskot olsun, demiş. Artık Hanry ustanın hiç canı sıkılmıyor, günlerini Maskot ile ilgilenerek geçiriyormuş. Bir süre sonra Maskot’nun okula gitmesi gerektiğini düşünmüş. Ancak Maskot’nun ne defteri varmış ne kalemi. Hanry ustada da hiç para olmadığından paltosunu satarak, aldığı parayı Maskot’ya vermiş. – Al oğlum bu parayla kendine defter kalem al. Güzelce okuluna git, demiş. Maskot parayı avucuna almış yola koyulmuş. Neşe içinde yürüyormuş. Merakla etrafına bakınıp, yol üzerindeki dükkânları, pazar tezgâhlarını, bağıran insanları izliyormuş. Bu arada yolun başındaki kalabalık dikkatini çekmiş. Kalabalığın arasına dalıp ne olduğunu öğrenmeye çalışmış. Kalabalığın önünde kocaman renkli bir çadır duruyormuş. Bu şehre yeni gelen sirkin çadırıymış. Çadırın önündeki palyaço bağırarak müşteri topluyormuş. Maskot çadırın içerisinde ne olduğunu merak edip, kalabalığın arasından geçip çadıra girmek istemiş. Palyaço, Maskot’ya içeri parasız girilemeyeceğini söylemiş. Maskot içeride olanları çok merak ettiğinden, Hanry ustanın okula gitmesi için verdiği parayı uzatmış. İçeriye girince çadırın ortasına kurulan sahnede oynayan ahşap oyuncakları görmüş. – Hey! Bunlar da benim gibi ahşaptan, diyerek sahneye ahşap oyuncak  arasına çıkmış. ahşap oyuncakları izleyen kalabalık Maskot’ya kızmış. – Çekil oradan sahneyi görmemizi engelliyorsun, diyerek azarlamışlar Maskot’yu. Ancak sahnenin yukarısında ahşap oyuncaklara bağlı olan ipleri tutan sirk sahibi canlı bir ahşap oyuncak gördüğü için çok sevinmiş. “Böyle ipleri olmadan hareket edebilen bir ahşap oyuncak bana çok para kazandıracak” diye düşünmüş. Oyun biter bitmez Maskot’yu yakaladığı gibi kafese kapatmış. Maskot başına gelenlerin kendi suçu olduğunu Hanry ustanın sözünü dinleyip okula gitse bunların hiçbirinin olmayacağını düşünerek, ağlamaya başlamış. Maskot’nun pişman olduğunu gören iyilik perisi hemen onun yanına giderek; – Babanın sözünden çıkmamalıydın! Ama pişman olduğunu görüyorum. Bunun için seni kurtaracağım. Ama bir daha yaramazlık yapma! Bu da sirke verdiğin para. Onu sakın boş yere harcama. Doğru okuluna git, diyerek Maskot’yu sirkin dışına çıkarmış. Maskot paralar elinde okula doğru yol almaya başlamış. Bir yandan da şarkı söylüyormuş.

Maskot’nun şarkı söyleyerek yürüdüğünü gören kurnaz tilki ve arkadaşı kedi “Bu ahşap oyuncak ne kadar da neşeli, şunun bir yanına gidelim” diyerek Maskot’nun önüne çıkmışlar. – Hayrola Maskot? Böyle neşeli neşeli nereye gidiyorsun? Diye sormuşlar. Maskot da: – Kendime defter kalem alıp okula gideceğim, demiş. Kurnaz Tilki: – Defter, kalem alacak paran var mı? Diye sormuş. Maskot, büyükbabasının verdiği paraları göstermiş. Paraları gören kurnaz tilki ve kedi bir oyun oynayıp bu paraları almaya karar vermişler. Maskot’ya: – Okula gidip de ne yapacaksın? Bizim dediklerimizi yaparsan zengin olursun. Sen o paraları bize ver, biz de götürüp sihirli tarlaya ekelim. Senin de bir para ağacın olur, ihtiyacın oldukça bu ağaca gider, meyveleri olan paraları toplarsın, demişler. Hiç böyle şey olur mu? Ama Maskot söylenenlere inanmış elindeki paraları kurnaz tilkiye teslim etmiş. Paraları alan kurnaz tilki ve kedi hemen oradan uzaklaşmışlar. Tek başına kalan Maskot’nun yanında iyilik perisi belirivermiş. Maskot’ya: – Defter kalem aldın mı Maskot? Diye sormuş. Oysa peri paraları kurnaz tilkiye kaptırdığını biliyormuş. Sakın yalan söyleme yoksa seni cezalandırırım, diye uyarmış. Maskot uyarıya aldırmadan yalan söylemiş. – Defter, kalem aldım. Onları okula bıraktım, deyince yalan söylediğinden dolayı burnu uzamaya başlamış. Peri, Maskot’nun doğru söylemesi gerektiğini söyledikçe, Maskot başka yalanlar uyduruyor, burnu da uzadıkça uzuyormuş. Artık öyle bir hale gelmiş ki kafasını hiç bir tarafa çeviremez olmuş. En sonunda yaptığı hatayı anlamış, işin doğrusunu periye anlatmış, peri de akıllanan Maskot’nun burnunu eski haline döndürmüş. Bir sihir yaparak kurnaz tilkiye kaptırdığı paraların, Maskot’nun eline geri gelmesini sağlamış. Maskot’yu uyararak; – Bu paraları boşyere harcama, doğru okuluna git, diyerek ortadan kaybolmuş. Maskot paralar elinde yine şarkı söyleyerek yürümeye başlamış. Tenha bir yerden geçerken birisinin yüksek sesle güldüğünü işitmiş. Aynı anda karşısına kendisini hapseden sirk sahibi çıkıvermiş. – Gel bakalım buraya seni yaramaz. Geçen sefer elimden nasıl kaçtın bilmiyorum ama şimdi senin cezanı vereceğim, diyerek Maskot’yu kollarından tuttuğu gibi denize atıvermiş. Maskot denize düşünce, suyun üzerinde kalmış. Dibe batmıyormuş, çünkü Maskot ahşaptan bir ahşap oyuncak olduğu için su kendisini kaldırıyormuş. Suyun üzerinde böyle batmadan kalmak Maskot’nun hoşuna gitmiş. Kollarıyla bacaklarını oynatarak yüzmeye başlamış. Kıyıya doğru yüzerken birden ne olduysa olmuş. Maskot kendisini karanlık bir yerde buluvermiş. Meğerse Maskot’yu kocaman bir balık yutmuş. Şimdi Maskot balığın midesinde duruyormuş. Maskot balığın midesinde bekleye dursun, biz gelelim Hanry ustaya. Hanry usta eve gelmeyen Maskot’yu çok merak etmiş. Paltosunu da Maskot’yu okula göndermek için sattığından hasta olmuş.

Oğlu Maskot’yu aramak için hasta hasta yollara düşmüş. En sonunda Maskot’nun denize atıldığı yere varmış. Buradaki balıkçılara oğlunu görüp görmediklerini sormuş. Balıkçılar da sirk sahibinin, Maskot’yu denize attığını gördüklerini söylemişler. Hanry usta balıkçılardan birisine, kayığıyla denize açılıp oğlunu bulmaya yardım etmesi için yalvarmış. Hanry ustayı tanıyan ve onun ne kadar iyi bir insan olduğunu bilen balıkçı, bu isteği geri çevirmemiş. Birlikte kayığa binip denize açılmışlar. Kayık bir süre yol aldıktan sonra şiddetli bir rüzgâr çıkmış. Büyüyen dalgalara kayık daha fazla dayanamamış, birdenbire devrilivermiş. Balıkçıyla, Hanry usta kendilerini bir anda dalgaların arasında buluvermişler. Hanry usta hem yaşlı olduğundan hem de yüzmeyi bilmediğinden denizin dibine doğru batmaya başlamış. Bu sırada Maskot’yu yutan balık, Hanry ustayı da yutmuş. Hanry usta da balığın boğazından kayıp midesine girivermiş. Balığın midesinde ağlayan bir çocuğun sesini duymuş. Bu sesi hemen tanımış. Bu, oğlu Maskot’nun sesiymiş. Hanry usta oğlunu bulduğu için çok sevinmiş. Maskot’ya: – Maskot, oğlum ben baban, Hanry. Hayatta olduğuna çok sevindim. Seni o kadar çok merak ettim ki. Babasının sesini işiten Maskot gözyaşları içerisinde boynuna sarılmış. – Senin sözünü dinlemediğim için çok özür dilerim babacığım, beni affet bir daha sözünden hiç çıkmayacağım, diyerek gözyaşı dökmüş. Maskot’nun gerçekten de pişman olduğunu gören peri kızı onları kurtarmaya karar vermiş. Hanry ustayla, Maskot’yu balığın midesinden çıkarıp karaya çıkartmış. Kurtulduklarına çok sevinen Maskot, babasının elinden tuttuğu gibi evlerinin yolunu tutmuşlar.

Maskot o günden sonra o kadar akıllı bir çocuk olmuş ki babasının sözünden hiç çıkmamış. Her gün okuluna gitmiş. Okul çıkışı ise babasının yanına koşarak ona işlerinde yardım etmiş. Peri kızı da Maskot’nun çok iyi bir çocuk olduğunu görüp onu ödüllendirmeye karar vermiş. Maskot’nun artık oyuncak değil de etten kemikten normal bir çocuk olması için büyü yapmış. Büyü gerçekleşmiş. Maskot gece yatağında, uyumak üzereyken birdenbire normal bir çocuğa döndüğünün farkına varmış. Artık ahşaptan değil, etten kemikten bir çocukmuş. Sevinçle yatağından fırlayarak babasının yanına koşmuş. Hanry usta, karşısında Maskot’yu bu şekilde görünce dünyalar onun olmuş. “En sonunda benimde gerçek bir oğlum oldu” diyerek sevinç gözyaşları içerisinde oğluna sarılmış. Baba oğul ömürlerinin sonuna kadar mutlu yaşamışlar.

26 Ekim 2012 Cuma

Karın Germe

Karın germe ameliyatı (abdominoplasti, tummy tuck)  hamilelik ve aşırı kilo alıp verme sonrası oluşan fazla deri ve derialtı yağ dokusunun çıkarılması, ve kasların sıkılaştırılmasını sağlayan estetik bir girişimdir. Böylece karın bölgesinin sarkıklığı dramatik bir şekilde düzeltilir.
Karın germe estetiği için ideal adaylar, iyi bir vücut ölçüsüne sahip olan, ancak diyet veya egzersiz ile gideremedikleri fazlalık yağ dokusuna ve gevşek karın derisine sahip kadın ve erkeklerdir. Bu ameliyat deri elastikiyeti şişmanlığa bağlı kaybolmuş yaşlı kişilerin göbek gevşekliğini düzeltmede de özellikle önerilmektedir.

Estetik karın germe ameliyatı diyet yaparak fazla miktarda kilo kaybetmeyi düşünen hastalarda ertelenmelidir. Gebe kalmayı planlayan adaylarda, ameliyat ile gerdirme karın kaslarının hamilelikle beraber tekrar gevşeyebileceği için daha sonraki bir döneme ertelenebilir, veya alt karın germe estetiği ile toparlanma sağlanabilir. Karın yağlarından kurtulmak için liposuction ile yağ alınması veya diğer estetik müdahaleler de gereğinde abdominoplastiye ek olarak önerilebilmektedir.

Tüm cerrahi girişimlerde olduğu gibi karın germe estetiğinde de ameliyata ve anesteziye ait riskler bulunmaktadır. Bu estetik ameliyat sonrasında görülebilecek özel riskler arasında yara yeri enfeksiyonu, ameliyat sahasında kan veya vücut sıvısı birikimi, kan pıhtı atması ve kötü yara iyileşmesi sayılabilir. Estetik cerrahınızın uyarı ve önerilerini dinleyerek, bu riskleri arttırma ihtimali olan mevcut başka sistemik hastalıklarınızla (kalp - akciğer – böbrek hst., diyabet vs) ilgili doktorların da önerilerini alarak bu riskleri göz ardı edecek kadar azaltabilirsiniz.

İlk muayenede adayın sağlığı, karın bölgesindeki fazlalık yağ depolanmasını ve deri kalitesi değerlendirilir, sigara kullanıp kullanmadığı, herhangi bir ilaç veya tedavi alıp almadığı mutlaka sorgulanır. Aday ameliyattan beklentilerini açıkça bildirmeli, estetik cerrah ta yapılacak müdahale ve alternatif yöntemler hakkında detaylı bilgi vermelidir. Yine bu sırada ameliyatta kullanılacak anestezi, yapılacağı hastane ve maliyeti anlatılır. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de abdominoplasti sosyal güvence kurumlarınca karşılanmamaktadır.

Karın germe estetiği öncesi yeme - içme alışkanlığından, sigara kullanımına ve kaçınılacak ilaçlara kadar birçok öneride bulunulur.

· Sigara içen bir kişi ise ameliyattan en azından bir - iki hafta öncesinde sigara içimini kesmeli, ve ameliyattan iki hafta sonrasına kadar kullanmamalıdır.
· Ameliyat öncesi aşırı güneşlenilmemeli (özellikle karın bölgesi), katı bir diyete başlanılmamalıdır, çünkü her ikisi de iyileşmeyi olumsuz etkileyecektir.
· Eğer soğuk algınlığı veya başka bir enfeksiyon durumu da söz konusu olursa bu durumda ameliyat ertelenecektir.

Abdominoplasti çoğunlukla genel anestezi altında yapılmaktadır. Bu tercihte tüm ameliyat boyunca uyunur. Uygun adaylarda sırttan iğne ile uyuşturularak ve uyanık olarak da ameliyat yapılabilir. Klasik karın gerdirme ameliyatı yapılan müdahalenin büyüklüğüne bağlı olarak genellikle 2-3 saat arasında sürmektedir. Mini karın germe estetiği ise 1-2 saat arasında sürmektedir.

Klasik karın germe ameliyatında genellikle bir kalça kemiğinden diğerine ulaşan kasık üstü kesi ile girişime başlanır. Bu uzatılmış bir sezeryan kesisi olarak öngörülebilir. Göbek deliği, çevresine yapılan kesilerle serbestleştirildikten sonra kasıktan başlayan kesi göbek deliği hizasında ikinci bir kesi ile birleştirilerek aradaki fazla deri ve deri altı yağ dokusunu kaslarının üzerinden tamamen çıkartılır. Ardından gevşek kaslara gerdirme dikişleri uygulanır. Bu sayede karın bölgesinin öne doğru sarkıklığı giderilir ve bel inceltilir. Kaslara uygulanan gerdirmenin ardından göbek deliği üzerindeki deri ve deri altı dokular, kaburgalar seviyesine kadar altındaki yapılardan ayrılıp daha önce yapılan kasık üstü kesi ile birleştirilir. Bu işlem sırasında göbek deliği korunmakta ancak küçültülmekte ve yeri değiştirilmektedir. Ameliyat sahasında kan veya vücut sıvısı birikimini önlemek için drenler yerleştirildikten sonra tüm kesiler dikilmekte pansumanları yapılıp ameliyat sonlandırılmaktadır.

Mini karın estetiğinde ise yine kasık üstünde ancak daha küçük bir kesi ile işlem yapılmaktadır. Bunda tüm işlem kasık üstü ile göbek arasında yapılmaktadır. Göbek deliğine dokunulmamakta, ancak alt karın gerginleştirilip dikişler atıldıktan sonra göbek deliği kısmen aşağı çekilmiş görünmektedir.

Karın germe ameliyatından sonraki ilk günlerde operasyon bölgesinde ağızdan alınan ağrı kesicilerle giderilebilen ağrı ve rahatsızlık duyulması da normaldir. Ameliyat sırasında yerleştirilen drenler genellikle 3.-5. günlerde çıkarılmaktadır. Karın estetiği sonrası ilk akşam hastanede geçirildikten sonraki gün hasta evine gidebilir, mini karın germede ise ameliyattan 5-6 saat sonra da taburcu olunabilir.

Abdominoplasti sonrası hasta ilk 7 gün sırtı ve bacakları yükseltilerek yatar ve öne eğilerek yürür. Birinci haftanın ardından yıkanma, dik yürüme ve düz yatma mümkün olacaktır. Bu andan itibaren günlük sosyal aktivitelere dönüş olasıdır. 3 hafta kadar korse takılması gerekir.  Ağır sportif faaliyetlere başlamak için birkaç ay beklenecektir.

Karın estetiğine bağlı gelişen izler ilk 3-6 ay boyunca kızarık bir görünüm sergileyecektir. Zamanla solarak daha az belirgin hale gelecek, ancak tamamen kaybolmayacaktır. Bununla birlikte bu izler her zaman iç çamaşırı ve bikini altında kaldığı için hastaları olumsuz yönde etkilememektedir. 

22 Ekim 2012 Pazartesi

Saraçoğlu Tedavileri

İltihaplı romatizma eklem yerlerinin etrafının aşırı derecede ağrı ve işlev görememeye neden olacak şekilde iltihap bağlamasıyla oluşan kronik nitelikte hastalıktır. İltihaplı romatizmanın diğer adıda romatoid artirit olarak adlandırılır.
İbrahim Saraçoğlu iltihaplı romatizma hastalığı için bitkisel tedavi kürü öneriyor. İltihaplı romatizma tedavi kürünün hiçbir yan etkisi yoktur. İbrahim Saraçoğlu’nun tavsiye ettiği iltihaplı romatizma kürü, kiraz sapı ile doğru zamanda toplanmış ısırgan otunun bir türü ile yapılıyor. İltihaplı romatizma için kullanılan ilaçlar kesin bir tedavi uygulamaz. Yani romatizma ağrılarını geçici bür süreliğine dindirirken iltihapların yok edilmesini sağlayamaz.
İbrahim Saraçoğlu’nun tavsiye ettiği bitkisel kür ise iltihaplı romatizma rahatsızlığını hem tedavi eder hem de hastalığı tamamen ortadan kaldırır.
Kaynamakta olan yarım litre suya, önce 30 adet kiraz sapı eklenir ve kısık ateşte ağzı kapalı şekilde 3dakika demlenir. 3 dakikadan sonra 1 tatlı kaşığı ısırgan otu ilave edilerek 3 dakika daha demlenir.Ilıması beklenen karışım ılıdıktan sonra süzülür. Hazırladığınız kürün yarısını kahvaltıdan 2 saat sonra diğer yarısınıda öğlen yemeğinden 2 saat önce için. İltihaplı romatizma kürünü 21 gün boyunca hergün uygulayın.

Mobilya Markaları


Her model ve mobilya markaları ürünlerinin çeşitlerini bulabileceğiniz blog sitesi. Marka Mobi satış mağazamızdan evinizin ihtiyeçlarına göre mobilya modellerini inceleyebilkirsiniz. Yakın zamanda açılacak olan Marka Mobi teşhir mağazımızı gezebilir, Uygun fiyatlar ile evinizin her köşesini zevkinize göre döşeyebilirsiniz. Neden Evgör; Çünkü örgütlenmiş bir yapıya sahibiz. Bu da bize, en uygun ürünün en kısa zamanda müşterimizin elinde olmasını sağlıyor.

 

Tüm bitkiler canlı. Kullandığım mobilyaların da tamamı ahşap. Hepsini elde üretiyorum ve prensip olarak doğal olmayan hiçbir objeyi kullanmıyorum. Böyle bir bahçeye sahip olduğunuzda bitkileri sulamanız, ağaç dallarını budamanız ve çimleri düzenli olarak biçmeniz gerekiyor. Yani Paspas’ın Bahçeleri gerçek bir bahçe ile kullanıcısı arasındaki ilişkiyi daha küçük bir ölçekte yaşayabilmenizi sağlıyor. Her ağacın etrafında minik bir dünya var. Bahçenizle ilgilenirken kısa bir süre için gerçek dünyadan kopup bu minik dünyanın parçası olabiliyorsunuz.

Günümüz çağında hayatımızın en önemli eşyaları haline gelmiştir mobilya. Kullanım alanı oldukça geniştir. Ev ve işyerlerinde dekorasyon ve konfor açısından en önemli rolü oynamaktadır mobilyalar. Mobilyalar dekorasyon amacından daha çok kullanım amaçlıdır. Sürekli kullanılan eşyalar olduğu içinde mutlaka kaliteli mobilya seçimi yapılmalıdır.

Ülkemizde bir çok kaliteli mobilya markaları vardır. Bunların bir çoğu sanayileşmiş ve büyük fabrikalarda otomatik makineler ile mobilya üretimi yapmaktadır. Bazı mobilya firmalarıda en kaliteli mobilya markası olmak için butik tarzı mobilya imalatı yapıp pazarlamayı hedeflemiştir.

Marka Mobi butik mobilya pazarında en kaliteli mobilya markası olmayı hedeflemiş ve pazarında oldukça güven ile beğeni elde etmiş bir firmadır. Diğer mobilya markaları ile arasında bir çok vardır. Bunların başında kişiye özel mobilya üretimi yapılmasıdır. Marka Mobi bünyesinde bulunan işinde uzman mimar, mühendis ve mobilya tasarım uzmanları ile birlikte kendi tasarımlarını ortaya çıkarıp imalatının yapılmasıdır.

Marka Mobi kaliteli kılan diğer hususlar ise kullandığı malzemelerin 1.sınıf malzemeler olmasıdır. Kullanılan ahşap malzemeler 1.sınıf mdf masif gibi en kaliteli ürünlerdir. Metal bağlantı elemanlarıda oldukça kaliteli paslanmaz çelik olup ses çıkarma durumlarına karşı etkilidir. Kullanılan boyalar ise sağlık kuruluşlarının onayladığı ve önerdiği insan sağlığını tehdit etmeyen suz bazlı, kurşunsuz poliüretan, lake boyalardır.

21 Ekim 2012 Pazar

Ihlamur neye iyi gelir...

İbrahim Saraçoğlu öksürük için şifalı bitki soğanı mutlaka tavsiye ediyor. Soğan kürü ile evde öksürük tedavisini kendimiz yapabileceğimizi söyleyen İbrahim Saraçoğlu; soğan çok ama çok şifalı bir sebzedir dedi. Öksürük için uygulanacak soğan kürü için kırmızı yada mor soğan değil yemeklik sarı soğan kullanılmasını tavsiye etti.

Ilhamur içeriğindeki salvin, carnosol asiti ve cirsimaritin Antibiyotik özelliği taşıyan etkin Maddelerdendir.

Ilhamur içinde bulunan önemli bir eterik yağ da, cineol'dür. Cineol, öksürüğü önleyici bir maddedir. Kısacası, Ilhamur hem doğal bir antibiyotik hem de doğal bir öksürük önleyicidir.
Ilhamuriçeriğinde bulunan doğal antibiyotik özelliği taşıyan etkin maddeler Suda çözünebilen maddelerdir. Suda çözünme özellikleri taşıdıkları için, alkolle tentürleri yapılmadan doğrudan Sıcak suda demleyerek kullanma imkanı sağlamaktadır.

Ağız gargaralarının çoğu bir miktar Alkol kullanılarak hazırlanmak zorundadadır. İbrahim Saraçoğlu bronşit hastaları için yulaf samanı kürü öneriyor. Bronşit, solunum yolu hastalıklarından biridir. Çünkü bir çok Bitkinin içeriğindeki doğal antibiyotik özelliği taşıyan etkin maddeler suda çözünmedikleri için, Su ile hazırlanmaları durumunda etkili olamamaktadırlar.

Özellikle okul çağındaki çocuklar bademcik iltihaplanmasından dolayı günlerce yüksek ateşle yatmakta ve okullarından geri kalmaktadırlar.

İbrahim Saraçoğlu bu durumda Ilhamur ile yapılan gargaralar gerçek bir yardımcıdır.Ilhamur kürü Bademcik veya boğaz iltihabının (faranjit) oluşumuna karşı da gerçek bir koruyucu ve önleyicidir.
Gün boyu birkaç defa yapacağınız Ilhamur gargarası ilk günlerde sizi yeniden dünyaya gelmiş gibi yapacaktır. İlerleyen günlerde haftada birkaç defa bu gargarayı tekrarlamak sizi bademcik ve boğaz enfeksiyonlarına karşı koruyacaktır.

 

19 Ekim 2012 Cuma

Siz ne alırdınız??

Dostlara bunu anlatmak için bulduğum bir yol vardır. Diyelim ki biz kardeşiz ey okur. Ve çok ama çok sevdiğimiz bir babamız var. Çok ağır bir kansere yakalandı, üstelik daha genç. Yaklaşık bir yıldır hastane, ev, yoğun bakım, sonra yine ev. Kaygı içindeyiz, onu kaybetmekten korkuyoruz doğal olarak. Başka çareler arıyoruz sürekli. Yeni ilaçlar, tedaviler araştırıyoruz. Ve ben pek de kitap falan yazamıyorum, ofise gidiyorum ama sen, yani kardeşim yoğun bakım kapısındaysan. Ben geldiğimde de sen işine gidiyorsun. Tatil, eğlence vs. gibi şeylerin adı bile geçmiyor. Ve bir gün o acı gelip yüreğimize oturuyor. Babamızı kaybediyoruz.

Kurtulan sadece o değildir 


Biliyor musunuz? Şöyle bir laf edilir bu tür durumlarda: “Kurtuldu” denir. Aslında kurtulan sadece o değildir. Biz de kurtuluruz. Çok sevdiğimiz babamızdan değil ama korkudan ve kaygıdan kurtuluruz. Artık üzüntü vardır, yas vardır. Ve kırkı çıktığında onsuz yaşamımıza bir biçimde devam ederiz. Ben sevgilimle tatile giderim. Sen de belki artık geceleri yeniden dışarı çıkmaya başlarsın. İşlerimize de döneriz bir biçimde. Bunlar onu sevmediğimiz anlamına gelmez, ama artık kaybedecek bir babamız yoktur. Kayıp yaşanmış, kaygı sonlanmıştır. Olsa olsa üzüntü vardır. Ve o yıpratıcı değildir o kadar. Hatta iyi yaşanırsa tekâmüle giden yolda sağlam bir araçtır.
Hadi basit bir başka örnek daha vereyim. Bu kez öğrenci olalım ve de sınıf arkadaşı. Çok önemli bir sınavımız var. Üç aydır hazırlanıyoruz. Üç aydır ne dışarı çıktık ne eğlendik. Eşek gibi çalıştık. Ve de kaygılıyız, korkuyoruz sınav nasıl geçecek diye. Ya iyi olmazsa, ya gözden kaçırdığımız bir yerden, çok ayrıntı bir soru gelirse. Aklımız hep bunda. Ve sınav günü geliyor. Giriyoruz. Çıktığımızda ben diyorum ki: “Bitti, çok kötü.” Kalacağım kesin yani. Seninki de maalesef öyle. Çok da üzgünüz. Ve ben diyorum ki “Usta, gidip biraz müzik dinleyelim, bir şeyler içelim mi?” Sen ne dersin biliyor musun? Evet dersin. Gidelim. Çünkü artık bitmiştir, sıfır da alacak olsak yapacak bir şey yoktur.

Kaygının motive gücü


Buradan bir yerlere, bir yerlerimize varmalıyız. Kendi korkularımıza, kaygılarımıza bakmalıyız. Üzüntünün olduğu yere geçerek kurtulabileceğimiz hallere bakmalıyız.
Aslında gerçek sondan korkmayız. Korktuğumuz şey ‘son’un öncesidir. Korkutucu olan ölüm değil ölümün fikridir. Ölümün fikri ise yaşamla vardır ve aslında yaşamdan korkarız bu yüzden. Olacak diye korktuğumuz şeylerin çoğu zaten korktuğumuz için olanlardır.
Kayba dair korkularımız bitirici bir hale gelebilir. Oysa kaygının motive edici bir gücü vardır. Kaybı bilmek, onu düşünmek, onu bir anlamda kabullenmek başka ve yüksek bir hale getirir bizi ve bizim diğerleriyle ilişkimizi. Kaybına dair bilgimiz olmayan birine aşık olamayız. Gözüne bakıp “Ya bir gün olmazsa” demediğimiz birine aşkımızı sürdüremeyiz. Kendi hayatımızın da gözüne böyle bakamazsak korkuyla taçlandırırız olsa olsa onu. Korkuyla kemirilen bir ruh asla kanatlanamaz çünkü.